skip to Main Content

2003 yılında fareler üzerinde rahim nakli ile gebeliğin sağlandığını söyleyen bilim adamları, 3-5 yıl sonra, rahmi olmayan kadınların, nakil sonrası gebe kalabileceği müjdesini verdiler.

Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneğince bu yıl 6′ncısı düzenlenen “Türk Jinekoloji ve Obstetrik Kongresi”nde, Türkiye’de ilk kez “yumurtalık ve rahim nakli” konuları gündeme getirildi. Antalya’da düzenlenen kongrede, “kısırlık ve tüp bebek uygulamalarındaki yenilikler”, riskli gebeliklerde yaklaşım” gibi konuların dışında, yurt dışında ilk uygulamaları yapılan “yumurtalık ve rahim nakli” konuları da tartışıldı.

İlk Nakil Suudi Arabistan’da

Rahim naklinin dünyada ilk kez 2000 yılında Suudi Arabistan’da yapıldığını ancak uygulamadan 60 gün sonra nakil yapılan kadının vücudunun rahmi reddettiğini anlatan TJOD Başkanı Prof. Dr. Bülent Tıraş , son yıllarda İsveç’teki çalışmalarda ilerleme kaydedildiğini söyledi. Rahim nakli konusunda İsveç’teki çalışmaları yürüten Prof. Dr. Mats Brannstorm da rahim nakli üzerine araştırmalara dünyada ilk kez 1998 yılında düşünülmeye başlandı” dedi.

Brannstorm, nakillerin hayvanlar üzerinde denendiğini, 2003’te fareler üzerindeki nakillerde gebeliğin sağlandığını ifade ederek, maymunlar üzerinde de 10 deneme yapıldığını ancak henüz gebeliğin sağlanamadığını kaydetti. Brannstorm, 3-5 sene sonra, insanlarda da başarılı rahim nakillerinin yapılmasını beklediklerini söyledi.

Rahim Yaşlanmıyor

Rahmin diğer organlar gibi yaşlanmasının söz konusu olmadığına ve uygulanacak hormon tedavisi sonrasında nakillerin yapılabileceğine dikkati çeken Brannstorm, herhangi bir komplikasyon olmaması için 1 ya da 2 üremenin gerçekleşmesinin ardından rahmin, tekrar operasyonla alınması gerektiğini bildirdi. Brannstorm, rahim nakillerinin, doğuştan rahmi olmayan veya sonrasında kanser gibi çeşitli nedenlerle rahmini kaybeden kadınların çocuk sahibi olabilmelerinin önünü açtığını söyledi.

Prof. Dr. Sherman Silber da ilk yumurtalık naklinin 2004 yılında ikiz kardeşler arasında yapıldığını söyledi. Silber, “Doku uyuşmazlığını önlemek için, yumurtalık naklinin kardeşler arasında yapılması uygun” dedi.

Amniyonsentez Yerine Bir Damla Kan Yeterli

TJOD Saymanı ve Kadın Doğum Uzmanı Prof. Dr. Cansun Demir anamoli testi için anne karnından sıvı alınması (amniyosentez) işleminin, bir süre sonra geçmişte kalacağını söyledi. Günümüzde artık anneden alınan bir damla kanla, bebekte olabilecek genetik sorunların saptanmasının çok kolay olduğunu söyledi.

  • Kıbrıs Tüp Bebek Cyprus IVF)
  • Tüp Bebek İletişim Formu
  • Donasyon Kıbrıs

BirkaçYıl İçinde Rahmi ve Yumurtalığı Olmayan Kadınlar da Anne Olabilecek
Kıbrıs Tüp Bebek, Yumurta Donasyonu, Kısırlık, Tüp Bebek

Kadınların doğuştan kaynaklanan nedenlerle ya da kanser gibi sonradan oluşan hastalıklar sebebiyle anne olamaması tarihe karışıyor. Artık kısırlık ve tüp bebek uygulamalarının yanı sıra rahim ve yumurtalık nakli yapılarak binlerce kadın, çocuk sahibi olabilecek.

İsveçli bilim adamları, koyun ve maymunlar üzerinde yaptıkları çalışmaları başarıyla sonuçlandırdı. Rahim nakli yapılan beş koyundan dördü gebe kaldı. İsveç’te nakil konusunda çalışmalar yürüten Prof. Dr. Mats Brannstrom, 3 yıl içinde rahim naklinin insanlarda da gerçekleşebileceğini söylüyor. Brannstrom, hayvanlar üzerinde başarıyla tamamlanan nakil işleminin, rahminde rahatsızlık olan ya da rahmi alınan kadınların hamile kalabilmeleri için büyük bir umut olduğunu belirtiyor. Zira, bugüne kadar başarılı bir rahim nakli gerçekleştirilememişti. 2000 yılında rahim nakli ilk kez Suudi Arabistan’da denenmiş, ancak hastanın vücudu 2 ay sonra rahmi reddetmişti. Ayrıca rahim naklinin gerçekleşmesiyle birlikte taşıyıcı anne konusunda ortaya çıkan hukukî ve psikolojik sorunların da önüne geçilmiş olacak. Öte yandan klinik çalışmalarda tek yumurta ikizleri üzerinde denenerek olumlu sonuçlar veren yumurta nakli de çocuk sahibi olamayan kadınların yüzünü güldürecek. Böylece kısır kadınların yanı sıra hem ilerleyen yaşlarda hamile kalmak isteyen hem de menopozunu geciktirmek isteyen kadınlar genç yaştaki yumurtalarını dondurarak gelecekte tekrar kullanabilecek.

Nakil İçin Sırada Bekliyorlar

Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği tarafından düzenlenen ‘Ulusal Jinekoloji ve Obstetrik Kongresi’nde Türkiye’de ilk kez rahim nakli tartışıldı. Doğuştan rahmi olmayan ya da daha sonra çeşitli nedenlerle rahmini kaybeden birçok kadının nakil için sırada beklediğini aktaran bilim adamları, birkaç yıl içinde operasyonların insanlara uygulanabileceğini açıkladı. Bu operasyon sayesinde hamile kalabilecek kadının bir ya da iki çocuk sahibi olması beklenecek. Daha sonra da, vücudun kabul etmesi için kullanılan ilaçların ağır olması nedeniyle, rahim vücutta tutulmayıp, çıkarılacak.

Rahmi olmayan kadınların çocuk sahibi olabilmek için taşıyıcı anneliğe başvurduğunu ifade eden Prof. Dr. Mats Brannstrom, bu durumun belli zorlukları da beraberinde getirdiğini vurguluyor. Birçok ülkede etik ve dinî nedenlerle taşıyıcı anneliğin yasal olmadığına dikkat çeken Brannstrom, İngiltere’de halen 15 bin kadının rahimsiz yaşadığını ve her yıl bunların 200′ünün taşıyıcı anneler yoluyla çocuk sahibi olduğunu belirtiyor.

Yumurta Nakliyle de Anne Olacaklar

Amerika’da yumurta nakli konusunda çalışmalar yapan Prof. Dr. Sherman Silber, menopoza giren ya da tüp bebek denemeleri başarısızlıkla sonuçlanan kadınların yumurta nakliyle anne sahibi olabileceğini bildiriyor. Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Tıraş da gelecekte yumurtalık ve rahim naklinin birlikte gerçekleştirilebileceğini söylüyor. Günümüzde birçok kadının genç yaşta çocuk sahibi olmak istemediğini vurgulayan Tıraş, “Nakille birlikte 25 yaşında yumurtasını donduran bir kadın 45 yaşında kendi yumurtasıyla hamile kalabilecek. Üstelik çocuk sahibi olmanın yanı sıra kadınlar bu yöntemle menopozlarını da geciktirebilecek.” diye konuşuyor.

Yumurtalık ve Rahim Nakli “Hayal Değil”

Antalya’da düzenlenen 6’ncı Ulusal Jinekoloji ve Obstetrik Kongresi’ne katılan ABD’li Prof. Dr. Sherman Silber, kadında kısırlığı sorun olmaktan çıkaran yumurtalık ve rahim nakli çalışmalarında önemli sonuçlar alındığını açıkladı.

Prof. Silber, yapılan 11 yumurtalık naklinden 8’inin gebelikle sonuçlandığını söyledi. İsveçli Prof. Dr. Mats Brannstrom ise rahim nakli için yapılan hayvan deneylerinden başarılı sonuçlar aldıklarını, 3-5 yıl içinde insana nakil yapacaklarını açıkladı.

Yumurtalık ve rahim nakilleri, kadınların anne olma şanslarını yükselten çalışmalar. Rahim naklinin yapılabilmesi, kariyer yapmak isteyen kadınların daha geç yaşta anne olmasına olanak sağlayacak. Bir diğer önemli katkısı ise menopoz yaşını geciktirmesi, dolasıyla genç kalmada katkıda bulunması.

ABD’nin Missouri eyaletinin St. Louis kentindeki St. Lukes Hastanesi uzmanlarından Prof. Dr. Sherman Silber, son dört yılda 24 – 41 yaşlarındaki 11 kadına yumurtalık nakli yaptıklarını söyledi. Bunlardan 10’una ikizlerinden yumurtalık dokusu alındı, birine ise kardeşinden yumurtalık nakledildi. Nakilden ortalama dört ay sonra yumurta üretimi başladı. Prof. Silber, “İlk vakamızda yumurtalık dokusunu ikizinden aldık ve dondurmadan taze olarak naklettik. Gebelik doğal yolla sağlandı. Ancak bir süre sonra nakledilen yumurtalık tükendi. Üç yıl donmuş olarak sakladığımız yumurtalığın diğer parçasını naklettik. Hastamız ikinci çocuğuna gebe kaldı” dedi.

Nakledilen yumurtalıkların reddedilmesini önlemek amacıyla çalışmalar ikizlerle yürütüldü. Ancak gebeliklerden birinin ikiz olmayan, fakat doku grubu uyumlu kardeşten alınan yumurtalıkla elde edilmesi, başka uygulamaların da önünü açtı. Bundan sonraki adım aynen organ nakillerinde olduğu gibi reddi önleyen ilaçlar vererek yumurtalık nakillerinin daha geniş grupta kadına yapılabilmesi.

Yumurtalık ve yumurta dondurma tekniğindeki başarı sadece sağlık sorunları nedeniyle yumurtalıklarını kaybeden kadınlara seçenek sunmuyor. Genç yaşta kendi yumurtalıklarının bir kısmını dondurarak saklama, istedikleri yaşta anne olma ve menopoz yaşını geciktirme amaçlı kullanımının da kapısı açıyor.

Türkiye’de Kısır Sayısı Artıyor 

Sağlık Bakanlığı verileri, Türkiye’de 2 milyon kişinin kısır olduğunu, 150 bin çiftin tedavi için beklediğini ve Türkiye’de kısırlığın giderek arttığını ortaya çıkardı. Kısırlık ve Tüp Bebek Cemiyeti Başkanı Prof. Dr. Hakan Yaralı, aşırı zayıflığın da kısırlık nedeni olduğunu bildirdi.

Prof. Yaralı, hamilelikte az kilo alma modasının da sakıncalarına değinerek, en az 8, en fazla 20 kilo alınmasının ideal olduğunu vurguladı. Yaralı, hamileliğin özellikle ilerleyen aylarında topuklu ayakkabı ve strech kıyafetler giymekten kaçınılması gerektiğini kaydetti.

2007’de 40 000 Tüp Bebek Başvurusu

Türkiye’de, 2007 yılı sonu itibariyle yaklaşık 40 bin tüp bebek uygulaması yapıldı.Yumurtlama ve aşılama işlemleri dahil yaklaşık maliyetin 300 milyon doları bulduğu açıklandı. Türk Jinekoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Tıraş, Sağlık Bakanlığı’nın Haziran 2007’de SSK hastalarının da Emekli Sandığı ve BAĞ-KUR’lular gibi tüp bebek uygulamasından yararlanabilmesinin önünün açılmasıyla, tüp bebek için hastanelere ve özel tüp bebek merkezlerine yapılan başvuru sayısında artış olduğunu söyledi. Tıraş, “Türkiye’de bundan iki yıl önce 20 bin tüp bebek uygulaması yapılırken, bu sayı 2007 sonu itibariyle yaklaşık 40 bine çıktı ama olması gereken en az 150 bin uygulamadır” dedi. (YENİSAFAK)

Rahim Ağzı Kanserinden Korunma Yolları

Dünyada her yıl 270 bin kadın rahim ağzı kanseri nedeniyle hayatını kaybediyor.Türk Jinekoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Tıraş, dünyada her yıl 270 bin kadının rahim ağzı kanseri nedeniyle hayatının kaybettiğini belirterek, yeni geliştirilen koruma amaçlı aşıların hastalığa neden olan virüs tiplerine maruz kalmamış kadınlarda yüzde 100 koruma sağladığını söyledi. Prof. Dr. Tıraş, rahim ağzı kanserine HPV (Human Papilloma Virus) adı verilen cinsel yolla bulaşan bir virüsün yol açtığını anlattı.Bu virüsün kansere neden olan ve olmayan türlerinin bulunduğuna dikkati çeken Tıraş, rahim ağzı kanserine ve kanser öncesi değişikliklerin yüzde 99,7’sine kanserojenik HPV tipinin neden olduğunu belirtti.Prof. Dr. Tıraş, ABD’de yapılan çalışmaların, kadınların yüzde 60-70′inde HPV’nin mevcut olduğunu gösterdiğini ifade ederek, ”İnsan bağışıklık sistemi bu tür enfeksiyonları bir ya da iki yıl içinde temizliyor, ancak onkojenik özellik taşıyan HPV 16 – 18 – 31 – 45 türleri rahim ağzı kanserine veya genital bölgede başka kanserlere yol açabiliyor” dedi.

Nasıl Bulaşıyor ?

Cinsel olarak aktif kadınların yüzde 50′den fazlasında HPV’nin bir ya da daha çok tipine ait enfeksiyon izlerine rastlanıldığını ifade eden Prof. Dr. Tıraş, şunları kaydetti: ”Bu enfeksiyonların çoğu klinik belirti vermiyor. Bulaşma şekli çoğu zaman cinsel ya da çok yakın tensel temas olabiliyor. Kolaylaştırıcı faktörler olarak bölgenin nemliliği ve doku tahribatı sayılabilir. Ayrıca, sık gebelik, AIDS, kortizon tedavisi gibi kişinin bağışıklık sisteminin çok iyi çalışmadığı durumlarda hastalık hızla ve yaygın olarak seyredebiliyor. Tüm dünyada kadınlar arasında kanserden kaynaklanan ölümlerin ikinci yaygın nedeni olan rahim ağzı kanserine bağlı olarak, her yıl yaklaşık yarım milyon yeni vaka teşhis ediliyor ve bunların 270 bini ölümle sonuçlanıyor. Ayrıca, kanserojen olmayan HPV tipleri genital siğillere yol açabiliyor.ABD’de, her yıl yaklaşık 15 bin kadın, rahim ağzı kanserine yakalanırken, bunlardan yaklaşık 6 bini ölüyor. Gelişmekte olan ülkelerde ise bu problem çok daha büyük. Çünkü kadınlar kansere yol açan ajanların varlığını hastalığa yakalanmadan kontrol ettirmiyorlar ve bu da her yıl binlerce kadının ölümüne yol açıyor.” Rahim ağzı kanserinden korunmak için bir kadının yaşamı boyunca üç ayrı yaklaşımı benimsemesi gerektiğinin altını çizen Tıraş, ”İlki ergenler için davranışsal eğitimdir (diğer tedbirlerin yanı sıra korunmasız ve rastgele cinsel ilişkiden kaçınma). İkinci yaklaşım aşılanmadır. Üçüncüsü ise rahim ağzı kanserinin erken teşhisi ve önlenmesinde gerekli ve değerli bir yöntem olmaya devam edecek olan Pap Smear taramasıdır” diye konuştu.

Korunma Amaçlı HPV Aşıları

Yeni geliştirilen koruma amaçlı HPV aşılarının mevcut olan HPV tiplerine maruz kalmamış kadınlarda rahim ağzı kanserine karşı yüzde 100 koruma sağladığını ifade eden Tıraş, bu konuda iki ayrı firmanın aşı ürettiğini belirtti.Prof. Dr. Bülent Tıraş, yapılan klinik araştırmaların her iki aşının da yaklaşık beş senelik koruma süresi sağladığını gösterdiğini ifade ederek, iki firmanın aşılar için bu yıl Türkiye’de ruhsat almayı planladığını bildirdi.

Rahim Ağzı Kanserinin Türkiye’de Görülme Sıklığı

Dünya çapında toplanan GLOBOCAN verilerine göre Türkiye’nin, rahim ağzı kanser sıklığı 100 binde 9,3′den düşük olan ülkeler grubunda yer aldığını belirten Prof. Dr. Tıraş, Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi verilerine göre de rahim ağzı kanseri sıklığının Türkiye’de yaklaşık 100 binde 5 olduğunun tahmin edildiğini kaydetti.

Back To Top